Gratisversand in ganz Deutschland!
Bookbot

Oya Baydar

    Kedi Mektupları
    Yazarlarevi Cinayeti
    Das Judasbaumtor. Roman
    Verlorene Worte
    • Eine Familie aus dem heutigen Istanbul - Elif, Deniz und Ömer. Jeder von ihnen lebt ein anderes Leben, jeder dieser Wege repräsentiert die gesellschaftlichen Themen der modernen Türkei. Ein großer Gegenwartsroman, der Fragen nach Gewalt, Humanismus, Toleranz, Liebe und der Fähigkeit zur Selbstkritik in den Mittelpunkt stellt. Er findet die richtigen Worte nicht mehr. Ömer Eren ist ein gefeierter Bestsellerautor, doch sein neuer Roman lässt auf sich warten. Der Ansprüche von außen überdrüssig, sucht er nach der Geschichte, die zu erzählen ihm wirklich wichtig ist. Elif, seine Frau, macht inzwischen als Biochemikerin in Europa Karriere und hat kaum mehr Zeit für ihn. Der gemeinsame Sohn Deniz sollte wenigstens als Kriegsfotograf im Irak etwas werden. Doch er hat 'versagt' und lebt nun auf einer einsamen norwegischen Insel. Jetzt ist er der verlorene Sohn, abgeschrieben. Plötzlich aber geschieht etwas, was alles in Bewegung setzt: In Ankara wird Ömer Zeuge, wie eine schwangere junge Frau von einem Querschläger getroffen wird. Das Schicksal des kurdischen Mädchens fesselt ihn, und so macht er sich auf in ihre Heimat, in die Berge Ostanatoliens. Elif ist zur selben Zeit in die andere Richtung unterwegs, ins norwegische Exil ihres Sohnes. Alle drei werden auf schmerzhafte Weise mit dem eigenen Ungenügen konfrontiert, den anderen zu verstehen und anzunehmen. Warum ist es so schwer, eine gemeinsame Sprache zu finden? Danach zu suchen aber ist ein möglicher Weg.

      Verlorene Worte
    • Der Kunsthistoriker Teo kehrt nach Jahren des Exils nach Istanbul zurück und sucht das Judasbaumtor der byzantinischen Stadtmauer. Auf seiner Reise begegnet er Derin, Ülkü und Kerem Ali, die ebenfalls Geheimnissen ihrer Vergangenheit nachgehen. Ein fesselnder Roman, in dem die Stadt Istanbul eine zentrale Rolle spielt.

      Das Judasbaumtor. Roman
    • Yazarlarevi Cinayeti

      • 357 Seiten
      • 13 Lesestunden
      3,7(110)Abgeben

      Babam bizi bırakıp gittikten sonra Ada’yı da evi de orada geçirdiğim mutlu çocukluk anılarını da silmiştim aklımdan. Öyle sanıyordum. Demek ki silememişim, sadece bastırmışım, bilinçdışının en karanlık dehlizlerine itmişim ki şimdi Ada’nın bahar kokularıyla birlikte o duygular da birer birer çıkıyor saklandıkları geçmiş zaman mezarlarından.Edebiyatına eşik atlatmak için yeni bir “ses” bulma peşinde tehlikeli sulara açılan ünlü bir yazar. Hayatında yeterince bağ kuramadığı babasını ölümünden sonra anlamaya, yazdıklarının izini sürerek ardında bıraktığı gizemi aydınlatmaya çalışan bir evlat. “Büyük yazar”a hayran edebiyat tutkunu gençler. Bir zamanlar edebiyatçılara ev sahipliği yapmış ama zamanın acımasız tokadını yiyip kimliğini kaybetmeye başlamış bir ada...Oya Baydar, gizem ve merak unsurlarıyla harmanladığı romanında yazma tutkusunu, yazarlık hevesini, yazarın “vasat”ı aşma kaygısını, günümüz dünyasında edebiyatın metalaşmasını, ses-söz-yazı ilişkisini irdeliyor.Yazmak, yazarlık, edebiyat dünyası ve zamanın insanları da, mekânları da, edebiyatı da öğüten gücü üzerine bir roman.

      Yazarlarevi Cinayeti
    • Kedi Mektupları

      • 280 Seiten
      • 10 Lesestunden

      Oya Baydar, bu kez kedilerle çıkıyor karşımıza: "Kedi Mektupları"yla... "Elveda Alyoşa"dan sonra yazdığı "Kedi Mektupları" bir kedi romanı mı? Bu konuda, romanın kedi kahramanlarından Nina, acımasız eleştirilerini şöyle dile getiriyor: "Bu hikayede kedilere ilişkin dişe dokunur, yeni bir şey yok, ama insanları yakından tanıyıp anlamak isteyen kediler için çok yararlı bir kaynak... Hanımımın kedileri anlattığını sanırken aslında kendini ve kendi gibileri anlatması, edebi açıdan büyük bir eksiklik. Bu belki de onun kötü bir yazar olmasından değil de insan denen yaratığın kendine dönüklüğünden, doğayı ve hayatı bütünlüğü içinde kavrama yeteneğinden yoksun oluşundan kaynaklanıyor." "Kedi Mektupları"nda, kediler ve insanlar bir sorunun yanıtını arıyorlar. O soruyu soran insan, bir daha huzur bulabilir mi? O soruyu soran kedi, artık kedi olarak kalabilir mi? İçinde yaşadığımız bu büyük kasırganın ve tarihsel dönemecin ortasında, köklerinden kopup dağılmış bir avuç insanın ve onların kedilerinin korkuları, kederleri, sevinçleri, kaderleri çağımızın düşünen insanının aynası mı yoksa?.. Kedi Mektuplan'nı okuyan hiçbir insan artık kedilere eski gözleriyle bakmayacak; "Kedi Mektupları"nı okuyan hiçbir kedi artık insanları eskisi gibi görmeyecek.

      Kedi Mektupları